Page 41 - Gulsa Magazin 6
P. 41

etmek istedim ama durdu ve bana İzlandaca bir şeyler söyle-
          di. Ben de “ama şeker teyzeciğim, ben senin dilinden anlamı-
          yorum ki” dedim ve anında şahane bir İngilizceyle cevap geldi   Dr.
          “ama şeker teyzen senin dilinden gayet iyi anlıyor, ah şu yaş-
          lılık ve romatizmalar olmasa, hayat ne kadar güzel, toz pembe   Lakme TOKTAŞ
          olurdu”…

          •    İkinci  gafım  –  Reykjavik’in  tepelerinde  harika  bir  kültür  ve
          eğlence merkezine dönüştürülmüş su deposu Perlan’ın önün-                Köstence Romanya’ da doğan Lakme
          de, açılmasına hayli bir zaman öncesindeyiz. Adres sormam ge-            Toktaş  lise eğitimini İstanbul’da ta-
          rekiyor, kimse yok. Etrafa bakınırken, tombik, beyaz önlüklü ve          mamlamasının ardından Hacettepe
          aşçı kukuletalı, kucağında kocaman bir et parçası taşıyan nefes          Üniversitesi Tıp Fakültesinden me-
          nefese bir adam gözüktü. Çekinerek “afedersiniz, İngilizce ko-           zun oldu. Meslek yaşamını Bakırköy
          nuşuyor musunuz” diye sordum. Cevap anında Linguafon İngi-               Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesin-
          lizce mükemmelliğinde gelmekte gecikmedi “evet, konuşuyo-                de konsültan hekim olarak sürdürdü.
          rum, hem de tipimin gösterdiğinden çok daha iyi” diyerek beni            Toktaş tüm yaşamı boyunca meslek-
          personel  girişinden  içeri  aldı,  taşıdığı  etten  kurtulduktan  ve    taşı ve kendisi gibi gezi tutkunu eşiy-
          temizlendikten sonra da etrafta aranarak bulduğu bir haritada            le keyifli geziler gerçekleştirmiştir.
          aradığım adresi tarif etmekle kalmadı “şimdi sen burasının açı-          Toktaş çiftinin oğulları aynı mesleği
          lışını bekleyemezsin, hazır fırsatı buldun, dolaş bakalım” diye-         tercih etmese  de aynı gezi tutkusu-
          rek çok hoş modernize edilmiş Perlan’i içeriden de gezebilmemi           nu taşımaktadır. Lakme Toktaş, Cum-
          sağladı.                                                 huriyet’in eski Gezi ve Hürriyet’in seyahat ekinde gezdiği
                                                                   yerlerden bazılarını yazarak keyifle paylaşma imkanı bul-
          •  Bu kadar kuzeydeler ama soğuk, resmi İskandinavların aksi-  muştur.
          ne son derece sıcakkanlı, konuşkan, ön yargısız, gözünün içine
          bakarak konuşan ve yardımsever insanlar.. Kendinizi gerçekten
          iyi hissettiriyorlar.

          •  Trafik  kurallarına  uyma  uygarlığından  bahsetmeye  gerek
          yok, Avrupa’nın hemen tamamında geçerli olandır bu çünkü.   •  Ben gibi inanmayanlara tuhaf, komik geldi ama bu kadar
          Çoğunluk bu kurallara uyarak araçları düzgün kullanıyordu.   pozitif, çok okuyan İzlandalılar, ciddi bir şekilde cinler, periler,
          Yalnız yollar, özellikle görüşün azaldığı alacakaranlıkta tehlike-  hayaletlere inanıyorlardı. Danışma merkezlerinden birinde ha-
          liydi. Etrafta bolca bulunan koyunlar ve atlar yola aniden atla-  yaletlerin yoğun bulunduğu yerler haritası bile vardı. Norveç’te
          yabiliyor, yorgun argın martılar ise başka bir yer yokmuş gibi   de karşılaştığım, çirkin, koca burun, bol saçlı sevimli troller bu-
          tam yolun ortasında dinlenmeyi tercih ediyorlardı.  ralarda da turistik eşya satılan mağazalardaki gözde eşyalar-
                                                              dandı.
          •  Çok güvenilir ve rahat bir ülke, hırsızlık, gasp, vb pek yokmuş,
          başka yerlerde görülen arama taramalı güvenlik önlemlerine   Soğuk, uzun, karanlık, vakit geçmez kış gecelerine uydurulan
          rastlamadım. Uçağım İzlanda’ya akşam saatlerinde inmişti,   masallara malzeme…
          gümrük, pasaport memurları mesaileri bittiği için çekip gittik-  •  Evet, gezinin sonunda flashback’lerle (geri dönüşlerle) gözü-
          lerinden, ben de ülkeye girişte alışkın olduğumuz sorgulamala-  mün önünden geçen İzlanda’yi sevdim.
          ra maruz kalmadan elimi kolumu sallayarak girmiştim. Arabamı
          ayni şekilde akşam saatlerinde teslim etmiştim, firmanın sa-  Sessizliğin, dinginliğin, huzurun sesiydi İzlanda.
          dece araba kiralayan (teslim eden) bir görevlisi vardı, yerinden
          ayrılamadığı  için  arabayı  kontrol  edemeyeceğini  söyleyerek   Dost, candan, ön yargısız, art niyetsiz, gözünün içine bakarak
          arabayla ilgili her şeyin tam ve düzgün olup olmadığını sorup   konuşan, aydın güzel insanları olan, dünya ötesi tabiat güzel-
          olumlu cevabı alınca kiralama işlemimi sonlandırmıştı. Hep yük-  likleri barındıran bu İzlanda da unutulmazlarım arasına girdi.
          sek adrenalinli, etrafımızı arkamızı kollayarak yaşamaya alışkın   Ah, bir de işin mali boyutu, yükü olmasaymış… Kesinlikle tekrar
          bizlere bu durumları anlamak, onlara alışmak hayli zor geldi.  gelinecekler arasında çünkü…

          •  Bu arada pahalı ülke İzlanda’da ilginç olan, çoğu turistik at-  •  Tüm bunlar benim mütevazi bir gezgin olarak beğenilerim.
          raksiyonların, milli parkların ücretsiz olmalarıydı. Buna çok se-  Ekstrem doğa sporlarına, hiking’e, jeolojiye, volkanolojiye me-
          vindim. Yol boyu o kadar çoktular ki gerçekten bir de bunlara   raklıların mutlulukları buralarda zirve yapar.
          ücret ödemek zorunda kalsaydım, bir servet gidecekti.

          •  Gezmenin, çok görmenin yan etkilerini de yaşadım. İlk baş-
          lardaki “Aa, şurada bir şelale görünüyor, haydi yakından göre-  Yazı: Dr. Lakme Toktaş
          lim”in yerini gezinin sonlarında “Aa, şurada da bir şelale varmış,
          yolumuza devam” almıştı.                            Fotoğraflar: Dr. Gökhan Toktaş                39


                                                                                                        sayfa
   36   37   38   39   40   41   42   43   44   45   46