Page 60 - Gulsa Magazin 6
P. 60
yetiştiriciliği ise çay üretimine geçişle büyük ölçüde gerile-
miştir.”
Hemşinliler’in ekonomik sebeplerle başlayan zorunlu gurbeti,
onlara hem bir kimlik hem de zenginlik katmıştı. Büyük ve yük-
sek dağların, hayatı her anlamıyla dışarıya kapadığı bir coğ-
rafyadan, ekmek parası uğruna yapmaya kalkıştıkları yolculuk
onları bugünün en bilinen mekânlarının sahibi yaptı. Ama bu o
kadar kolay değildi, her şeyin bir bedeli vardı. Gittiler, karınla-
rını doyuracakları, yatabilecekleri ve elbette para kazanabile-
cekleri en iyi yer olan fırınlara kendilerini teslim ettiler. Hem
anaları yaşlı gözlerle arkalarından bakarken, ‘Oğul, aman aç
kalma oralarda, kendine karnını doyuracak bir iş bul’ telkininde
bulunmuştu. İşte, bir taraftan henüz doğmamış çocuğunu ta- fırıncılar Hemşinlilerle baş edemeyeceğini anlayıp iflas etmiş-
şıyan karnı burnundaki eşini, diğer taraftan anasını, babasını, tir. Rusya’da aristokrat hayatı yaşanıyordu. O zaman Rusya’da
memleketini, toprağının kokusunu ardında bırakarak, buruk üç sınıf vardı; köylüler, orta sınıf ve burjuva sınıfı. Hemşinli-
bir tatla ayrıldı Hemşinli. Kimi hasretle memleketine döndü, ler daha ziyade burjuva sınıfıyla ilişki kurmuşlar. Önce Rusça
kimi de bir daha göremedi geride bıraktıklarını. öğrenmeye çalışmışlar. Bunun için gazete okumaya dikkat et-
mişler. Yurtdışındaki gelişmeleri ve Avrupa’yı da Rusya’da çalı-
Anadolu’ya pasta transferi şırken öğrenmişler. Birçokları resmi görev de almış, memurluk,
kooperatifçilik yapmışlar.”
Çamlıhemşin’in eski adıyla Makrevis köyünden (Konaklar)Yu-
nus Tarakçı, pastacılık mesleğine daha önce Rusya’da pastacı- Bir başka durak: Tahran
lık öğrenip, Samsun’a yerleşen amcası Mehmet Ali Tarakçı’nın
yanında başlamış. Türkiye’ye pastacılığın iki koldan yayıldığını Bu mesleği uzun yıllar sürdürdükten sonra, yaşlılıktan kendi
anlatıyor Tarakçı: “Biri İstanbul’dan gayrimüslimler sayesinde, emekli eden eski pastacılardan Muzaffer Yücel, Tahran’da ça-
diğeri Hemşinliler sayesinde Anadolu’ya. Hemşinliler, öğren- lışıp, Şah’ın devrilmesiyle memlekete dönmüş. Kendi köyün-
dikleri pasta türlerini Ruslardan bile güzel yapmaya başla- den Tarakçı Ahmet ve Hacal İshak isimli arkadaşları İran’da
mışlar. Öyle ki Rusların ilgisini çekerek iş sahibi oldular, hatta tanıdık bir konsolos aracığıyla iş bulmuş, konsolos da parayı
işveren oldular. Mehmet Ali Tarakçı ve Tevfik Tarakçı pasta İran’a transfer ettirmiş, 1929’da iş sahibi olmuşlar. Avrupalı-
ustasıydı, Rusya’da yetişmişlerdi. Biskot, Napolyon Pastası, lar İran’a akın edince İran’daki tek pastane olmasını fırsat bilip
Yabloşki (Elmalı pay), Biçeyni (Kuru pasta), izdobni (mayalı Ruznovan (Yenigün) pastanesini açmışlar. Aynı köyden Mithat
mamuller), turubuçka (milföy hamuru) artık yapılmadığı gibi Akay’ın da macerası Tahran’da başlamış. Ama öncesi var. 16
yavaş yavaş bu tatların yerini fabrika işi pastalar almaya baş- yaşında gurbete İstanbul’a gitmiş, orada Tümensa isimli bir
ladı. Bu işler maharet ister, şimdi o tadı tutturamazlar. Rusya kumaş fabrikasında bir sene çalışmış. Bir sene sonra da, ağa-
gurbetine çıkanlar elinde değer ihtiva eden bir şeyleri satıp beylerinin yanına, Tahran’a gitmiş. Orada Tahran No isminde
gurbete gitmişlerdir. Kimi zaman pasaportsuz, gemiyle kimi bir restoran açmış, arkadaşı Mehmet Yücel’le. Ancak Şah’tan
zaman da yaya gidilmiştir. 24 saat çalışmayı göze alarak yol- sonra içki satışları yasaklanınca işleri yavaşlamış, 2. Dünya
lara çıkmışlardır. Çalıştıkları fırınların mamul- Savaşı zamanında da iyice kaybetmişler her şeylerini, tüm
leri iyi olsun diye gerekirse uyumamışlardır. malları orada kalmış. Hal böyle olunca da Ankara’ya dönmek
58 İşte bu nedenden rekabet edemeyen bazı Rus durumunda kalmış.
sayfa