Page 93 - Gulsa Magazin 6
P. 93
____________________________
- Günaydın ustam.
- Ustam nasılsın? - (Koca bir gülümseme ile) Hoccaammm, günümüz aydın olsun
- (Sarılı elini göstererek) Pek iyi değil. inşallah.
- Ne oldu yahu? - Ver bakalım kalan ikiden birini.
- (İç çekerek) Benim aklı kıt bir yeğen - Hocammm, şanslısın. (Sırıtarak) Kaptın kumruyu.
var. Mahalledeki serseri gençlerin bir - Sağ olasın. Nedir elin durumu?
ikisi buna bulaşmış. O da küfretmiş. - Fena değil hocam. Az biraz ağrır. Bak bugün yağmurlu. “Ben bu-
Gençler de bir iki tokat atmış.
radayım” diyor.
- (Merakla) Eeeee? - Çatlak filan olmasın?
- (Kahkaha atarak) Ben de konuşmaya - Yok valla. Doktor, “Elinin dış kemiğinde zaten hafif erime varmış.
gittim; ayıp değil mi diye? Ondan ara sıra ağrır.” dedi. (Gülerek) Yanlıştır, doğrudur bilmem.
- (Gülümseyerek) Konuşmaya? - Sen yine de dikkat et. Bak sana ne diyeceğim.
- Biraz sert konuşmuşum. (Zor hareket
ederek) Elimin dışı çatladı. Çok ağrıyor - (Merakla) ......
ya. - Ben ara sıra yazı filan yazarım. Senden, İskele’den, Gazeteci Ne-
riman Hanım’dan bahsediyorum. Sırf ben methettim diye senin
- Doktora gitmedin mi?
haberin olmadan seni görmeye, kumrunun tadına bakmaya ge-
- Gittim. lenler var.
- Ne dedi? - (Büyük bir ilgi ve gururla) Deme!
- “Alçıya almamız lazım. İki ay elini kul- - Hatta seninle fotoğraf çektirmemi, seni görmeyi istedi bazıları.
lanmayacaksın” dedi. - (Hemen kocaman bir gülümseme ile simit teknesine elini koyup,
- (Endişeyle) Eeeeeee???? yaslanıp poz vererek) Deme! Yoksa meşhur mu ettin beni?
- (Sırıtarak) Canım abim. Doktorun her - Ben değil, sen kendini meşhur ettin. Fotoğrafı inşallah sonra çe-
dediği dinlenir mi? keriz. Hadi vapura yetişeceğim. Kal sağlıcakla.
- Başım üstüne hocamm.
İskele’de güneş tüm haşmetiyle parlı- - Hayırlı Cuma olsun inşallah..
yor. Hava biraz serin ama keyif veriyor.
- Tüm Cuma’larımız öyle olsun evvel Allah.
- Günaydın! Hayırlı işler.
- (İçten) Abim sen geldin hayırlı olmaz
mı işler? Vereyim kumrunu hemen.
- Yok, sağ ol. Sabah evde yaptım kah-
valtıyı. Hanım erkenden kalkıp hazırla- - Ustam hayat da böyle değil mi; hem - N’aptım ki???
mış; o da sağ olsun. Sana bir günaydın martılar, hem kargalar, hem de güver- - Hocam, Allah’ını seversen bak şu gev-
demeden geçmeyeyim dedi. cinler var. reklere. (bir yandan gevrekleri came-
- İşte benim abim. Hatırın büyük ben- - Olsun canım abim (şefkatle) ama ben kanın içine yaymaya başladı.) Hangisi
de. (Muzipçe) Sen yengeme söyle; öyle yine de güvercinleri daha çok seviyo- çirkin ki, aradan bir tanesi güzel olsun?
erkenden kalkmasına, yorulmasına ge- rum. - Cafer Usta, sabah sabah bir gevrek
rek yok. Ben yine kumrunu paketler ve- - (Özlemle) Hepimiz, hepimiz. Hadi ha- muhabbetini de kapak yaptın bana ya.
ririm, Cumartesi sabahları da. yırlı işler. - Olur mu hiç öyle. Özür dilerim. Hoca-
- (Gülerek) Söylerim hiç merak etme. - Hepsi hayırlı olur inşallah hocam. nın lafının üstüne laf söylenmez, di mi?
Nedir böyle bugün; güvercinler yok; (biraz da utanarak)
her yeri martı basmış.
____________________________ - Esas hocanın lafının üstüne laf söy-
- (Sırıtarak) Abim bunların çiftleşme lenir ki laf layığını bulsun, Cafer Usta.
zamanı mı neymiş; havadaki, denizdeki - (gülerek) Hocam ya, sen hiç hoca gibi
bütün martılar karaya indi. (Sıkıntıyla) - Cafer ustam, günaydın. değilsin.
Bütün gün baaarrrkkkk, gaaarrrrkkk, - Oooo, hocam gelmiş. Günaydın. - Ne gibiyim peki?
birbirlerinin peşinde dolaşıyorlar. Kafa - Bana şuradan güzel bir gevrek verir
kalmıyor valla. (Sinirle) Bir de kargalar misin? - Ne bileyim? Şimdi in-
geldi üstüne. Tam oldu. - Hocam, şimdi ayıp ettin işte. san gibisin diyeceğim; 91
sen de “hocalar insan
sayfa